Perspektif

Gazze soykırımını durdurmak için işçi sınıfını harekete geçirin!

İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) savunmasız Filistin halkına karşı şiddetli soykırımına dair her gün yeni haberler geliyor. Gazze’ye gıda dağıtımı durma noktasına gelirken, her gün onlarca Filistinli açlıktan ölüyor. 1000’den fazla kişi yardım dağıtım noktalarına ulaşmaya çalışırken IDF güçleri tarafından vuruldu.

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde, İsrail tarafından onaylanmış ABD destekli bir kuruluş olan Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından teslim edilen gıda ve insani yardım paketlerini içeren kutuları taşıyor, 27 Mayıs 2025, Salı. [AP Photo/Abdel Kareem Hana]

İsrail’in pazar günü baskın düzenlediği Deyr el-Belah’ta evlerine dönen Filistinliler yıkım sahneleriyle karşılaşıyor; bir bölge sakini CNN’e yaptığı açıklamada durumu “tam bir yıkım” olarak tarif etti: “Yaşam kaynağına işaret eden hiçbir şey yok.”

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus çarşamba günü yaptığı açıklamada Gazze halkının “kitlesel açlıkla karşı karşıya olduğunu ... Gazze nüfusunun büyük bir kısmının açlık çektiğini” söyledi.

İsrail hükümeti bu vahşeti gerçekleştirirken, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupalı büyük emperyalist güçler de doğrudan suç ortağıdır. Onlar yaklaşık iki yıldır, Gazze’de soykırım yapan İsrail’i silahlandırıp finanse ettiler, katliama yönelik iç muhalefeti kriminalize ettiler ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından yapılan vahşetin yanında yerini alan bu tarihi suçu siyasi olarak meşrulaştırdılar.

Avrupalı güçler ve ABD emperyalizminin diğer yakın müttefiklerinden oluşan bir koalisyon, pazartesi günü kendilerini sorumluluktan kurtarmaya çalışan sinik bir açıklama yaptı.

Açıklamada Britanya, Fransa, İtalya, İspanya, Kanada, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın yanı sıra bir dizi küçük devlet İsrail’in inkâr edilemez kitlesel katliamlar yaptığını kabul ediyor. Onlar yine de Siyonist rejime verdikleri desteği sürdürmeye devam ediyorlar. Gazze savaşını soykırım olarak adlandırmayı reddederek, Berlin’le birlikte İsrail’in başlıca silah tedarikçisi olan Washington’ın politikalarını tamamen onaylarken, sadece muğlak ve örtülü ifadeler kullanıyorlar.

Açıklamada şöyle diyorlar: “İsrail hükümetinin yardım dağıtım modeli tehlikelidir; istikrarsızlığı körüklemekte ve Gazzelileri insanlık onurundan mahrum bırakmaktadır. Yardımların damla damla verilmesini ve en temel ihtiyaçları olan su ve gıda ihtiyaçlarını karşılamak isteyen, aralarında çocukların da bulunduğu sivillerin insanlık dışı bir şekilde öldürülmesini kınıyoruz. Yardım ararken 800’den fazla Filistinlinin öldürülmüş olması dehşet vericidir.” “Kalıcı bir ateşkes” çağrısında bulunan imzacılar, “ABD’nin bunu başarma çabalarına tam desteğimizi bir kez daha teyit ediyoruz,” diyorlar.

Oysa İsrail’in Gazze’ye yardım ulaştırmakla ilgilenmemesi gibi Washington da barış peşinde değildir. Yaklaşık iki yıldır ABD, İsrail’in hastaneleri, mülteci kamplarını, sağlık görevlilerini ve açlık çeken kadın ve çocukları hedef almak için kullandığı bombaları, topları, insansız hava araçlarını ve diğer silahları gönderdi. Başından beri üst düzey İsrailli yetkililer, Filistinlilerden “insansı hayvanlar” olarak bahsederek ve Tevrat’taki “Amalek’in tohumunu” yok etme emrini hatırlatarak soykırım amaçlarını açıkça ilan ettiler.

Altı ay önce Trump, Washington’ın Gazze’yi “ele geçireceğini”, Filistinlileri süreceğini, orayı “düzlüğe çıkaracağını” ve bir sahil beldesine, “Ortadoğu’nun Rivierası”na dönüştüreceğini ilan etmişti. Şimdi İsrailli yetkililer, başından beri politikalarının temelini oluşturan bu planı hayata geçirmek için harekete geçiyorlar. Salı günü Knesset’te konuşan faşist İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotriç, İsrail’i “Gazze’yi fethetmeye ve yerleşimcileri yerleştirmeye” çağırdı ve “Gazze’yi müreffeh bir bölgeye, yerleşim ve istihdamın olduğu bir kıyı kentine dönüştürmek için Başkan Trump’tan güçlü destek alıyoruz,” dedi.

Avrupalı emperyalist güçler, açıklamalarında, İsrail’in savaşını bir soykırım ve etnik temizlik olarak nitelemekten kaçınıyorlar ama durumun bu olduğunu pekâlâ biliyorlar. Nitekim açıklamalarında şöyle diyorlar: “Filistin nüfusunun bir ‘insani şehre’ taşınması önerileri tamamen kabul edilemez. Kalıcı olarak zorla yerinden edilme uluslararası insancıl hukukun ihlalidir.” Bununla birlikte, ABD’nin politikasını, “barış” bayrağı altında ikiyüzlü bir şekilde sahipleniyorlar.

Emperyalist güçler İsrail’in soykırımını destekliyorlar çünkü bu onların jeopolitik çıkarlarına uygundur. Eğer İsrail’in eylemleri bu çıkarlarla çatışsaydı, derhal durdurulurdu. Alman Şansölyesi Friedrich Merz’in açıkça itiraf ettiği gibi, “İsrail kirli işleri hepimiz için yapıyor.” ABD, Britanya, Fransa, İspanya, İtalya, Kanada ve Avustralya tarafından desteklenen ve silahlandırılan Siyonist rejim, petrol zengini Ortadoğu’da emperyalist egemenliğin vekili işlevi görüyor.

İsrail’in işlediği suçlara karşı dünya genelinde kitlesel ve büyüyen bir muhalefet mevcuttur. Eksik olan şey ise net bir program ve perspektiftir. Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi ve ona bağlı Sosyalist Eşitlik Partileri, soykırımın, soykırımı yapan ve onu mümkün kılan kapitalist hükümetlere yapılacak çağrılarla durdurulamayacağı konusunda ısrarcıdır. Acilen gerekli olan şey ki bu henüz gerçekleşmemiştir, işçi sınıfının bağımsız bir şekilde siyaset sahnesine çıkmasıdır.

Dünyanın dört bir yanındaki işçilerin ve gençlerin şunları kapsayan kesin talepler yükseltmesini öneriyoruz:

İsrail’e yapılan tüm silah sevkiyatı derhal durdurulsun. Soykırımın başından bu yana İsrail’in 25 milyar dolar civarında silah vb. yardım aldığı tahmin edilmektedir. Filistinlilerin evlerine atılan bombaların büyük çoğunluğu Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupalı emperyalist güçler tarafından sağlanmıştır.

İsrail ile tüm ticari ve diğer ekonomik faaliyetlerin boykot edilsin. İsrail devletinin soykırım yapma kabiliyeti, bu devletin ekonomik temelleri çökertilerek durdurulmalıdır. Financial Times’ta kısa süre önce yayımlanan bir yorumda, Ekim 2023’ten bu yana İsrail borsasının “dünyanın en iyi performans gösteren borsası” olduğu belirtilmiştir. Yabancı sermaye akışı egemen seçkinlerin servetini beslemekte ve Siyonist rejimin Filistinlileri katletme kabiliyetini finanse etmektedir.

Soykırımın gerçekleştirilmesinde İsrail’e yardımcı olan ABD’li, Avrupalı ve tüm diğer şirketler suçlanmalı ve yargılanmalıdır. IG Farben gibi şirketlerin Nazilerin Yahudileri öldürmek üzere kullandıkları gaz odaları için Zyklon B gazı üreterek kâr etmeleri gibi, uluslararası ölçekte egemen sınıf halkın sırtından İsrail’i silahlandırmakta ve IDF’ye silah, yapay zekâ ve gözetleme altyapısı sağlayarak büyük kârlar elde etmektedir. Washington, BM Özel Raportörü Francesca Albanese’in bu “soykırım ekonomisini” kınamasına, vizesini iptal ederek ve banka hesaplarını dondurarak misilleme yapmıştır.

İsrailli yetkililer savaş suçlarından tutuklansın. Başbakan Binyamin Netanyahu dahil birçok İsrailli lider hakkında uluslararası tutuklama kararı çıkarılmış olmasına rağmen bunlar emperyalist güçler tarafından görmezden gelinmektedir. Dahası, IDF’de görev yapan çok sayıda ABD ve Avrupa ülkesi vatandaşı bulunmaktadır. Bu insanlar, soykırıma herhangi bir şekilde katıldıkları tespit edilirse tutuklanmalı ve yargılanmalıdır.

Gazze soykırımına karşı muhalefete yönelik baskılara son. Bu haftaki açıklamayı imzalayanlar da dahil olmak üzere kapitalist hükümetler soykırıma karşı muhalefeti acımasızca kriminalize ettiler. Soykırımı eleştiren örgütlere karşı kitlesel tutuklamalar gerçekleştirdiler, Gazze yanlısı protestolara kanlı polis saldırıları düzenlediler ve Gazze’yi savunanları uydurma “terörizm” ya da “antisemitizm” suçlamalarıyla yargıladılar. İşçiler ve gençler Gazze için öne çıkanları savunmalı, onlara yönelik suçlamaların düşürülmesi ve faaliyetlerine yönelik baskının sona erdirilmesi için mücadele etmelidir.

Bu talepler, soykırımdan sorumlu hükümetlere ve kurumlara çağrı yaparak elde edilemez. Bunlar için uluslararası işçi sınıfının grev, iş bırakma ve benzeri bağımsız eylem biçimleri yoluyla müdahalesi gerekmektedir. Bu da her ülkede Gazze’deki katliamı durdurmak için hiçbir şey yapmayan sendikal aygıtın kontrolü dışında örgütlenmek demektir.

Bu mücadele tüm sınırlardaki -Filistinli, İsrailli, Amerikalı, Avrupalı ve başka yerlerdeki- işçileri emperyalist savaşa, soykırıma ve bunları doğuran kapitalist sisteme karşı ortak bir mücadelede birleştirmelidir. Buna, Siyonist rejimi ve onun suçlarını reddetmesi gereken İsrailli işçiler de dahildir. İsrail nüfusunun dikkate değer bir kesimi hükümetlerinin yaptıkları karşısında dehşete düşmüştür. Daha önceki yıllarda İsrail devleti, Nazilere karşı direnmiş Yahudi olmayan kişileri “ulusların erdemlileri” diyerek onurlandırıyordu. Bugün, soykırımın suç niteliğini kabul eden İsrailliler seslerini yükseltmeli ve harekete geçmelidir.

Gazze’deki soykırıma karşı mücadele, genişleyen küresel emperyalist savaşa karşı mücadeleden ayrılamaz; soykırım da bu savaşın bir parçasıdır. Emperyalist güçlerin kendi egemenlikleri altında bir “yeni Ortadoğu” yaratma hedefi, Rusya ve Çin’e karşı daha geniş kapsamlı savaş planlarından ayrılamaz.

Dünya Sosyalist Web Sitesi, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi ve ona bağlı Sosyalist Eşitlik Partileri, yeni bir savaş karşıtı uluslararası hareketin inşası yoluyla Gazze soykırımına son verilmesi çağrısında bulunmaktadır. Bu hareket işçi sınıfına dayanmalı ve devrimci sosyalist bir programı temel almalıdır. Amacı, savaşın temel nedeni olan kapitalist kâr sistemini ortadan kaldırmak olmalıdır.

Loading