Avustralya federal seçimlerinde Sosyalist Eşitlik Partisi’ni destekleyin! Savaşa, kemer sıkmaya ve diktatörlüğe karşı işçi sınıfının sosyalist hareketini inşa edelim!

Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP) 3 Mayıs’ta yapılacak Avustralya federal seçimlerinde İşçi Partisi, Liberal-Ulusal Koalisyon, Yeşiller ve kapitalizme karşı bağımsız bir işçi sınıfı hareketi inşa etmek için adaylar çıkarıyor.

Kampanyamız, dünya partimiz Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK) küresel mücadelesinin bir parçasıdır. DEUK’un şubeleri, ABD, Britanya, Almanya ve Sri Lanka’daki son seçimlerde, kitlesel yoksulluğu sona erdirmenin ve faşizme, diktatörlüğe ve dünya savaşına doğru gidişi durdurmanın tek yolu olarak ortak bir sosyalist enternasyonalizm programı ortaya koydular. Seçim kampanyamız, dünyanın dört bir yanındaki yoldaşlarımız gibi, kâr sistemini ortadan kaldırma perspektifiyle, işçileri tüm hükümetlere karşı küresel ölçekte birleştirmeyi amaçlamaktadır.

Bu seçim, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin sekseninci yıldönümüne denk geliyor. Büyük savaş, soykırım ve yerinden edilme gibi dehşet verici olayların geçmişte kaldığı yönündeki tüm iddialar giderek çürütülüyor.

İkinci Dünya Savaşı’nda yaklaşık 80 milyon insanın hayatına mal olan kapitalizmin çelişkileri, şimdi çok daha büyük ölçekte bir felakete yol açıyor. Seksen yıl önce krizdeki Alman emperyalizmi Avrupa’yı yeniden paylaşma peşinde koşuyordu. Şimdi ise kriz içindeki Amerikan emperyalizmi dünyayı yeniden paylaşma peşinde koşuyor. Ne var ki Avustralya da dahil olmak üzere diğer tüm emperyalist güçler, içinden çıkılmaz krizlerine tek çözüm olarak militarizm programına ve kaynaklar, pazarlar ve kârlar için kapışmaya geri dönüyorlar.

Henüz yeni bir dünya savaşı ilan edilmedi. Ancak dünya savaş halinde. Halihazırda ABD-NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü vekalet savaşını, İsrail’in Gazze’deki soykırımını, Ortadoğu’daki savaş tehditlerini ve ABD’nin Çin ile çatışma planlarını kapsayan küresel bir çatışma gelişmektedir.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, ABD Başkanı Donald Trump, Avustralya muhalefet lideri Peter Dutton [Photo by X/@AlboMP, AP Photo/Alex Brandon, Facebook/Peter Dutton/]

Savaş, faşizm ve diktatörlük demektir. ABD Başkanı Donald Trump’ın iktidara gelmesinin anlamı budur. Tarihte ilk kez Trump yönetimi, Amerika’da faşist bir diktatörlük kurmaya çalışıyor. Trump daha şimdiden eşi benzeri görülmemiş icraatlar gerçekleştirdi. Siyasi muhalifler federal ajanlar tarafından sokaklardan toplanıyor, göçmenler topluca yakalanıyor, yönetim aleyhindeki mahkeme kararları görmezden geliniyor ve Trump ülkeyi kararnamelerle yönetiyor.

Trump Amerika’ya özgü bir olgu değildir. Trump rejiminin uygulamaya çalıştığı şey, her yerde kapitalist egemen seçkinlerin programıdır.

Avustralya da bir istisna değildir. SEP, bu seçimin emekçiler için kesinlikle hiçbir sorunu çözmeyeceğini açıkça belirtiyor. İşçi Partili Başbakan Anthony Albanese ile Liberal-Ulusal lider Peter Dunton arasında, akaryakıt tüketim vergisindeki önemsiz bir indirime karşılık küçük vergi kesintileri üzerine saçma bir pandomim tartışması yürütülüyor. Hiç kimse bu politikaların hayat pahalılığı krizini çözeceğine inanmıyor.

Hükümeti hangi parti kurarsa kursun, gerçek gündem finans basınında kaleme alınıyor. İster İşçi Partisi ister Koalisyon tarafından yönetilsin, bir sonraki hükümetin ekonomik krizin bedelini işçi sınıfına ödetmek için sosyal harcamalarda büyük kesintiler yapmak zorunda kalacağı açıkça tartışılıyor. Ve bu hükümet, savaşa hazırlık amacıyla ordunun eşi görülmemiş bir şekilde büyütülmesi sürecini yönetecektir.

“Daha iyi bir gelecek” yalanlarının ardındaki gerçek budur. Avustralya’nın halihazırda derin bir çöküş içinde olan ekonomisi, gelişmekte olan ticaret savaşı ile darbe alacaktır. Avustralya dünyanın dört bir yanında yürütülen tüm savaşlara siyasi ve askeri olarak çoktan dahil olmuş durumdadır. Ve ABD’de federal harcamaların kesilmesi sürecini yöneten aynı finans ve şirket çıkarları burada da benzer kemer sıkma önlemleri talep ediyor.

Albanese ve Dutton, Amerikan demokrasisine yönelik saldırıya, Trump’la kimin daha iyi çalışabileceğine dair bir rekabetle karşılık verdiler. Bunun nedeni sadece ABD-Avustralya ittifakı değildir. Bunun nedeni, göçmenlere yönelik saldırılardan, protestoları bastırma girişimlerine ve savaş açmaya kadar kendi gündemlerinin Trump’ınki ile paralellik göstermesidir.

SEP, bu temel meseleleri gündeme getiren tek partidir. Bu nedenle, parti adımızın oy pusulasında yer alması fiilen engellendi. Avustralya Seçim Komisyonu, İşçi Partisi ve Koalisyon tarafından dayatılan anti-demokratik önlemleri uygulayarak, SEP’in 1.500 kişiyi aşan üye listesi sunma zorunluluğunu yerine getirmesine rağmen, resmi parti kayıt başvurumuzu reddetti. Bu ret, sadece SEP’in adını oy pusulasından uzak tutmayı değil, aynı zamanda gerçekleri seçimlerin dışında tutmayı da amaçlıyordu.

Ne var ki oy pusulasında parti adları görünmeyecek olsa da [bağımsız] adaylarımızla kampanyamıza devam ediyoruz. Sizleri onlara oy vermeye çağırıyoruz. Ve hepsinden önemlisi, SEP’e katılmaya ve savaştan iklim felaketine ve faşizme kadar kapitalizmin krizinin ortaya çıkardığı varoluşsal sorunları çözmenin tek yolu olarak sosyalizm uğruna mücadeleye dahil olmaya çağırıyoruz.

Adaylarımız aşağıdaki politikaları merkeze alacaklar:

Savaşa karşı mücadele edin!

Dünyanın dört bir yanındaki benzerleri gibi Avustralya egemen sınıfı da savaşa yönelirken aşmayacağı hiçbir “kırmızı çizgi” olmadığını göstermiştir. İşçi Partisi hükümeti, Koalisyon’un da desteğiyle, İsrail’in Filistinlileri katletmesine, devam eden silah ihracat izinleri de dahil olmak üzere siyasi, diplomatik ve maddi olarak tam destek vermiştir. Bu, büyük partilerin adaylarının ellerinin kanlı olduğu bir seçimdir.

Avustralya'daki Talisman Sabre tatbikatları sırasında ateşlenen füzeler [Photo: Talisman Sabre]

İşçi Partisi’nin Gazze’deki soykırıma verdiği destek, ABD önderliğindeki emperyalist savaşlara her yerde verdiği destekten ayrı anlaşılamaz. İşçi Partisi, bir önceki Koalisyon hükümetinin ardından, Avustralya’nın Ukrayna savaşına katkısını 1,5 milyar doların üzerine çıkararak, CIA ve NATO’nun vekili olarak hareket eden Kiev’in faşizan rejimine yardım etti.

Bu bölgede Avustralya kritik bir rol oynamaktadır. İşçi Partisi son üç yılda Avustralya’nın Çin’e karşı savaş yolunda kilit önemde bir devlete dönüşümünü tamamladı. Avustralya’nın 368 milyar dolar maliyetle nükleer enerjiyle çalışan denizaltılar satın aldığı AUKUS paktı, çok daha geniş bir askeri yapılanmanın merkezini oluşturuyor. Ordunun tüm birimleri Pekin’e karşı “etkili projeksiyon” sağlamak üzere füzelerle donatılıyor. Amerikan emperyalizminin nükleer saldırı yeteneklerinin kıtanın kuzeyine ve batısına yerleştirilmesi de dahil olmak üzere, ABD üs düzenlemeleri büyük ölçüde genişletildi.

Bu program, halktan zerre kadar yetki alınmadan uygulanmıştır. Halk, haberi bile olmadan potansiyel bir savaşın ön cephesine yerleştirilmiştir. Ve bundan çok daha fazlası gelecektir. Washington ve ordu-istihbarat aygıtı, askeri harcamalarda yılda onlarca hatta yüzlerce milyarlık muazzam bir artış talep ediyor. Çin’e karşı savaşa hazırlık için ulusal hizmet ve zorunlu askerlik dahil “tüm ulusun” seferberliği çağrısı yapılıyor.

Bu durum sadece protestolarla ve iktidarlara çağrı yaparak durdurulamaz. Gazze soykırımına karşı gelişen kitlesel hareket bunu göstermiştir. Ülkedeki ve dünyadaki en büyük ve en uzun süreli savaş karşıtı protestolardan bir kısmının bu dönemde gerçekleşmiş olmasına rağmen Filistin’deki katliam devam ediyor. Yeşiller ile Sosyalist Alternatif ve Sosyalist İttifak gibi sahte sol partiler bunun sorumluluğunu paylaşmaktadır; bu partiler, tüm muhalefeti, savaş suçlarına iştirak etmekte olan İşçi Partisi hükümetine ahlaki çağrılar yapmaya tabi kılmıştır.

SEP bu sahtekârlığa cepheden karşı çıkmaktadır. Biz şunları savunuyoruz:

  • Gazze’deki soykırıma, Ortadoğu ve Ukrayna’daki savaşlara son!
  • Militarizme daha fazla harcama yapılmasına hayır! Savaş için çarçur edilen milyarlar derhal devlet hastanelerine, okullara ve diğer sosyal hizmetlere aktarılsın!
  • Avustralya’yı savaş için bir fırlatma rampasına dönüştüren askeri üsler kapatılsın!
  • Dünya çapında işçileri, çatışmanın kaynağı olan kapitalist sisteme karşı birleştiren sosyalist bir savaş karşıtı hareket inşa edelim!

Demokratik hakları savunun!

Savaş demokrasiyle bağdaşmaz. Avustralya siyaset kurumu, bir yandan Gazze soykırımını desteklerken, aynı anda kitlesel muhalefeti şeytanlaştırmaya ve hatta yasa dışı ilan etmeye yönelik küresel kampanyaya katılmıştır. Albanese hükümeti, çoğunlukla İşçi Partili eyalet yönetimleriyle işbirliği içinde çalışarak buna öncülük etmiştir.

Sidney'de 28 Ocak 2024 tarihinde düzenlenen protestodan bir kesit

İsrail rejiminin savaş suçlarına karşı çıkmanın antisemitik olduğu büyük yalanıyla akademisyenler, sanatçılar, öğrenciler, sağlık emekçileri ve diğer pek çok kişi karalanıp tehdit edildi. Hükümetler adına hareket eden polis, soykırımın önde gelen muhaliflerine karşı kovuşturmalar başlattı. İsrail’in ve Siyonizmin kınanmasını potansiyel olarak suç sayan nefret söylemi ve protesto karşıtı yasalar, parlamentolardan alelacele geçirildi.

SEP özellikle, soykırıma karşı çıktığı için Sydney Macquarie Üniversitesi’nde görevden alınma ihtimaliyle karşı karşıya olan saygın akademisyen Dr. Randa Abdel-Fattah’a yönelik acımasız saldırılara dikkat çekmektedir. İsrailli bir sosyal medya fenomeni tarafından internette siyasi açıdan geri yorumlar yapmaları için kandırılan iki Bankstown hemşiresini savunuyoruz. Hemşireler kamuoyu önünde linçe maruz kaldılar ve şimdi düzmece suçlamalarla yıllarca hapis yatma tehlikesiyle karşı karşıyalar. New South Wales Hemşireler ve Ebeler Derneği’nin bu hemşirelere yönelik saldırıya dahil olması, sendika bürokrasilerinin işçilerin düşmanları olduğuna dair bir uyarı olarak görülmelidir.

Baskılar Gazze meselesinin çok ötesine geçmektedir. Çin ile çatışmaya hazırlık olarak bir savaş atmosferi yaratılmaya ve devlet aygıtı güçlendirilmeye çalışılıyor. Okullar ve üniversitelerden ekonomiye kadar sivil toplumun tüm unsurları askeri yapılanmaya tabi kılınacaktır. Geçen yüzyıldaki iki emperyalist dünya savaşı sırasında Avustralya’da uygulanan, sözde “düşman yabancılar”ın kitlesel gözaltılara tabi tutulduğu ve sosyalistler ile savaş karşıtlarının hapse atıldığı önlemlerin benzerleri için hazırlıklar yapıldığı şüphesizdir.

Ana hedef işçi sınıfıdır. İşçi Partisi’nin geçtiğimiz Ağustos ayında İnşaat, Orman ve Denizcilik Çalışanları Sendikası’nı eşi görülmemiş bir şekilde kendi idaresi altına alması bu durumun altını çizmektedir. Tamamen asılsız medya iddialarına dayanarak, 80.000 inşaat işçisinin sendikal hakları ellerinden alındı ve şirketler ve devletle işbirliği içinde yarı diktatör gibi hareket eden bir kayyımın denetimi altına sokuldu.

İşçi sınıfının en ezilen kesimlerinden biri olan göçmenler, ABD’de ve dünya genelinde olduğu gibi saldırı altındadır. Avustralya’daki İşçi Partisi veya Koalisyon hükümetleri, Trump ve küresel ölçekteki diğer faşizan güçler tarafından kopya edilen ülke dışı gözaltı uygulaması gibi gerici önlemleri dayatarak on yıllar boyunca bu saldırılara öncülük ettiler. Geçtiğimiz yıl İşçi Partisi ve Koalisyon, Trump’ın politikalarını model alan kendi kitlesel sınır dışı etme yasa tasarılarını geçirmek için bir araya geldiler. 80.000 göçmen işçi ülkeden atılabilir.

Avustralya’da büyük bir faşist hareket yok ama bu politikalar o yönde ilerliyor. Clive Palmer ve Gina Rinehart gibi Avustralyalı oligarklar, bu ülkede Trump tarzı bir rejim için açıkça ajitasyon yapıyorlar.

Demokrasi, kapitalist iktidar partilerinin birbiri ardına anti-demokratik yasalar dayattığı parlamento aracılığıyla savunulamaz. Temel demokratik hakları savunma mücadelesi, savaşa karşı mücadele ve işçi sınıfının bağımsız seferberliği ile birleştirilmelidir.

  • Göçmenlerden ve sığınmacılardan elinizi çekin! Kapitalizmin neden olduğu toplumsal kriz için ezilen işçileri günah keçisi ilan etmeye son verin! Tüm emekçiler için tam vatandaşlık hakkı, hemen şimdi!
  • Demokratik haklara ve işçi sınıfına karşı olan tüm anti-demokratik ulusal güvenlik yasaları yürürlükten kaldırılsın!
  • “Küçük” partileri oy pusulasından uzak tutmak için kullanılan gerici önlemler de dahil olmak üzere siyasi sansüre son verin!
  • Savaşı sona erdirmek amacıyla Ukraynalı ve Rus işçileri birleştirmek için mücadele etmesinden dolayı Kiev diktatörlüğü tarafından hapsedilen cesur Ukraynalı sosyalist Bogdan Syrotiuk ve Trump yönetimi tarafından zulüm gören savaş karşıtı öğrenciler dahil olmak üzere dünya çapındaki siyasi mahpusları serbest bırakın!

İşçi sınıfının sosyal hakları için mücadele edin!

Demokrasiye yönelik saldırı, derinleşen toplumsal eşitsizliğin ve süper zengin oligarşinin artan gücünün kaçınılmaz bir sonucudur. En zengin 200 Avustralyalı şu anda toplam 625 milyar doları kontrol ediyor. Bu rakam 1983 yılında 4,6 milyar dolardı, yani bugünün parasıyla 20 milyar doların altındaydı. Tüm servetin neredeyse yarısı şu anda en tepedeki yüzde 10’luk kesimin elinde bulunuyor.

Milyarderlerin servetleri, başta İşçi Partisi olmak üzere kapitalist hükümetler tarafından on yıllardır sürdürülen bir sınıf savaşının ürünüdür. Albanese yönetimi, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde işçi sınıfının yaşam standartlarında en büyük gerilemeye neden oldu. İşçilerin ortalama satın alma gücü 2019’dan bu yana yüzde 9 azaldı, 13 kez yapılan faiz artışı ipotek oranlarını yükseltti, konut kaynaklı mali stres görülmemiş seviyelerde. İşçi Partisi hükümeti, hayat pahalılığıyla ilgili tüm vaatlerine rağmen, küresel enflasyonist krizin yükünü tamamen işçi sınıfının sırtına yüklemiştir.

Grevdeki Yeni Güney Galler hemşireleri, 23 Kasım 2022, Sidney

Bu, kamusal eğitime, sağlık hizmetlerine ve Ulusal Engellilik Sigortası Programı gibi diğer temel sosyal hizmetlere yönelik artan bir saldırıyla el ele gitmektedir. Devlet okulları ve hastaneleri, ardı ardına gelen gerçek fon kesintilerinin ardından son on yılların en derin krizini yaşıyor. Ama çok daha fazlası talep ediliyor. İktidar çevrelerinde emekçilerden gizlenen tartışma, hem ordunun devasa bir şekilde büyütülmesi hem de şirket kârlarının artırılması için daha da büyük bir saldırıya ihtiyaç olduğudur. ABD’de ve dünya genelinde olduğu gibi, refah devletinin son kalıntıları da ortadan kaldırılacak.

Sosyal koşullara yönelik saldırılar büyük bir öfke yarattı. Ancak birbiri ardına yaşanan toplu sözleşme anlaşmazlıklarında işçiler, hükümetlerin ve büyük şirketlerin endüstriyel polis gücü işlevi gören korporatist sendikalar tarafından satıldılar.

SEP, sendika bürokrasisinden tamamen bağımsız ve bizzat işçiler tarafından kontrol edilen taban komitelerinin kurulması için kampanya yürütmektedir. Bu komiteler aracılığıyla işçiler bilgi paylaşabilir, işyerleri ve sektörler arasında mücadelelerini birleştirebilir ve işlere, ücretlere, çalışma koşullarına ve hayati sosyal programlara yönelik saldırılara karşı endüstriyel ve siyasi bir mücadeleye hazırlanabilirler.

Bu komiteler, sendika aygıtları tarafından teşvik edilen zehirli milliyetçiliğe karşı dünya çapındaki işçilerin mücadelelerini birleştirecek somut bir mekanizma olan Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı’na (TK-Uİİ) katılmalıdır. SEP, işçi sınıfını bölmeye hizmet eden her türlü milliyetçiliğe ve ırkçılığa karşı çıkmaktadır.

  • Son yıllardaki reel ücret kesintilerini telafi etmek için işçilere derhal en az yüzde 30 oranında ücret zammı yapılsın!
  • Herkes için uygun fiyatlı konut! Toplu konutlar kapsamlı olarak yaygınlaştırılsın. Herkesin barınabileceği uygun bir yer olmasını sağlamak için kira tavan uygulaması getirilsin!
  • Trilyonlar kamusal eğitime, sağlık ve sosyal yardım hizmetlerine! Devlet okulları ve hastanelerindeki krize son verilsin! Yüksek nitelikli eğitim ve sağlık hizmeti toplumsal bir haktır!
  • Bankalar ve şirketler kamulaştırılsın ve demokratik işçi denetimi altına alınsın! Milyarderlerin servetlerine el konulsun! İşçi sınıfı kendi ürettiği toplumsal zenginliği kendi kontrol etmelidir!

İşçilerin yeni bir partiye ihtiyacı var!

Küresel ölçekte ve Avustralya’da yaşanan kapitalist kriz, büyük toplumsal mücadelelerin kapıda olduğu anlamına gelmektedir. Bu mücadeleler, her şeyden önce, devrimci bir önderlik gerektirmektedir. İşçi sınıfının, tüm kapitalist partilerden bağımsız ve onlara karşı olan kendi kitlesel sosyalist partisine ihtiyacı var. SEP bunun için mücadele ediyor.

Queensland, Brisbane'in işçi sınıfı banliyösü Inala'da SEP'in seçim üyeliği kampanyası

Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de Yeşiller ve sahte sol, Koalisyon’u saf dışı bırakmak için İşçi Partisi’ne oy verilmesi gerektiği yalanını yayacaktır. Bu her zaman bir aldatmaca olmuştur. Bugünkü bağlamda, bu politika, siyasi olarak suç teşkil eden bir girişimdir ve işçileri ve gençleri savaşa, işçi sınıfına karşı büyük bir saldırıya ve diktatörlüğe doğru savrulan bir siyasi düzene bağlamayı amaçlamaktadır.

Yeşillerin bu gündemlerle hiçbir köklü farklılığı yoktur. Bankaların ve büyük şirketlerin toplum üzerindeki hakimiyetinin yanı sıra militarizmi ve savaşı savunan kapitalist bir partidir o. İklim değişikliği kontrolden çıkarken Yeşiller, şirket kârlarının ve ulusal çıkarların öncelikli olduğu bir dünyada çevresel felaketlerin önlenebileceği aldatmacasını yaymaktadır. Bu seçimde tüm hedefleri, İşçi Partisi ile beraber, Avustralya’nın Gazze soykırımına desteğini sürdürecek ve Çin’e karşı savaş yönelimini hızlandıracak bir koalisyon hükümeti kurmaktır. Yeşiller, bunu açıkça göstermek için kampanyalarına, füze ve insansız hava araçlarının satın alınmasına yönelik bir askeri programın duyurusuyla başladılar ve bunun, savaş planlarının “sadece başlangıcı” olduğunu söylediler.

Sosyalist Alternatif, seçim cepheleri Victoria Sosyalistleri ve Sosyalist İttifak gibi sahte sol gruplar da bir alternatif değildir. Bu grupların sosyalizmle ya da işçi sınıfıyla hiçbir ilgisi yoktur. Onlar, kapitalizm içinde kendi bencil çıkarlarını ilerleten üst orta sınıfın hali vakti yerinde bir tabakasını temsil etmektedir. Bunun için sınıf yerine ırk, toplumsal cinsiyet ve cinselliğe dayalı kimlik siyasetine de başvurmaktadırlar. Sahte sol, işçileri ve gençleri İşçi Partisi, Yeşiller ve sendika bürokrasisine bağlı tutmaya çalışmaktadır. Onlar, soykırıma karşı kitlesel muhalefeti İşçi Partisi’ne yapılan çağrılara tabi kılarak rayından çıkardılar. Ukrayna ve Suriye gibi diğer örneklerde ise ABD önderliğindeki emperyalist savaşı açıkça destekliyorlar.

SEP, tek gerçek dünya sosyalist hareketi olan Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin Avustralya şubesidir. Uluslararası kardeş partilerimizle birlikte, işçi sınıfını ortak sınıf çıkarları temelinde küresel olarak birleştirmek için mücadele ediyoruz. Tek geçerli perspektif budur. Savaştan iklim felaketlerine, pandemilerden diktatörlüğe kadar insanlığın karşı karşıya olduğu her mesele küresel boyuttadır ve uluslararası işçi sınıfının birleşik bir yanıt vermesini gerekli kılmaktadır.

Tüm işçilere ve gençlere, sosyalist bir perspektifi desteklediğinizi göstermek için adaylarımıza oy vermeleri çağrısında bulunuyoruz. Bunun da ötesine geçip kampanyamıza katılarak, şirket medyasının bu önemli konulardaki sessizliğini kırmaya ve işçi sınıfı içinde ileriye dönük bir tartışma geliştirmeye yardımcı olun. Hepsinden önemlisi, sosyalist bir gelecek için mücadele etmek isteyen işçileri ve gençleri SEP’e katılmaya ve onu işçi sınıfının yeni kitle partisi olarak inşa etmeye çağırıyoruz.

Authorised by Cheryl Crisp for the Socialist Equality Party, Level 1/457-459 Elizabeth Street, Surry Hills, NSW, 2010, Australia.

31 Mart 2025

Loading